Uykunun huzurlu kollarına kendimi bırakamadığım, yatağımda uykuyu bekleyerek dönüp durduğum gecelerde düşlüyorum seni.
Kelimelerden köprüler kurabilmek, bazen de söylemeden bilebilmek istiyorum seni. Senin kelimelerinde; benim içimin en derininde sakladıklarımı bulmak istiyorum. Dünyaya senin gözlerinden baktığımda; hiç yabancılık çekmeyeceğimi bilmek istiyorum. Yaşamlarımızın o incecik detaylarında bulduğumuz yakınlıkları, aynılıkları paylaşabilmek istiyorum.
"Kimse bilmez, anlamaz nasılsa hepsi bende saklı kalsın" diyerek biriktirdiğim bütün "az"larımı seninle çoğaltacağımı hissetmek istiyorum.
Benim yaşamım yaşanamayacak kadar karmaşık olmadı hiç. Karamsar ve iç sıkıcı dönemlerim oldu. Hatta kendime acıdığım uzun dönemlerim bile oldu.
Karamsar ya da iyimser olmanın sadece bir tercih etme hali olduğunu öğrendim zaman içinde. Somurttuğum da hep zifiri karanlıklar sarmaladı beni. Gülümsediğim zaman hep karşımda parlayan bir umut ışığı gördüm. Sırf bu yüzden sana dair, sadece senin olan gülücükler biriktiriyorum kocaman.
Cevaba ihtiyacı olmayan sorular sormak istiyorum. Soru işaretsiz cümleler düşlüyorum seninleyken.
Bazen kitap gibi kurallı kaideli, olmalı ilişkimiz. Sonra çoklukla bozmalıyız o kuralları.
Çünkü yaşarken kitap gibi olunamıyor bilirsin. Yaşarken her kelime kendi anlamını beraberinde getiriyor.
Ancak yaşarken kelimesiz kalmaktan korkuyorum sevgili...
Kelimesizliğin soğuğunda üşümekten çok korkuyorum. Çok kelimem var sana koşmaya can atan. Hiçbirinin sonunda soru işareti, nokta, virgül, ünlem olmasın istiyorum.
Söyle sevgili; sence ben imkansız olanı mı istiyorum?